Kişisel bir web sayfası taslağı... kendim için hazırladığımı hatırlıyorum... sonrasında bir şekilde Flash programını kullanarak hazırlamıştım ve böylece HTML versiyonu atıl durumda kaldı.. O dönemler flash uzeinde bayagı bir çalışmış ve bir şeyler çıkarmaya çalışmıştım. Şimdilerde bakıyorum da orada ki bilgilerimin ustune hiç bir şey eklenmemiş durumda... Flash programını kullanmayalı hatta açmayalı çok uzun bir süre oldu. Yeni yeni aklımda bir şeyler var ama buna ne zamanım nede gücüm var...
Bana ait bir alan... Belki soluduğum havanın hakkını vermek, bir şekilde varoluşumu bir şeylere dayandırmak gibi bir şey bu... Beynim kayıt cihazı ve yaşadığım her şeyi an ve an kaydediyor ama ne yazıkki ben o kayıtlara geri dönmeyi en azından şu ana kadar yüklenmiş olan datayı geriye dönük olarak işlemeyi bilmiyorum... eğer ki bir gün o kayıtlara ulaşmayı başarırsam işte o zaman kendime has en güzel senaryoyuda hazırlamış olacağım...yoksa bu düşünceyle hazırlamış mı oldum?
11 Aralık 2010 Cumartesi
9 Aralık 2010 Perşembe
piccsy.com
Hazır paylaşımdan söz etmiş ve gördüklerimi bir şekilde buradan sizlerle paylaşacağımı söylemişken... Aşağıda bir adres veriyorum.
http://piccsy.com/
Hayatın ilginçliklerini paylaşan bir yer... Ben yerimi aldım bile...
Hayatın ilginçliklerini paylaşan bir yer... Ben yerimi aldım bile...
8 Aralık 2010 Çarşamba
FLICKR Sayfam
Bu gece son olarak sizlerle Flickr sayfamı paylaşmak istiyorum. Herkes gibi bende de biraz fotoğrafçılık merakı var... Sadece Siyah beyaz fotoğraf çekmek, Doğanın bize sunduğu taklit edilemez güzellikleri yakalamak aslında birazda bizlerin yani insanoğlunun doğaya kattığı olumlu değerleri ön plana çıkarmak... bu kimi zaman bir bina kimi zaman boş bir sandal...
http://www.flickr.com/photos/sekose/
http://www.flickr.com/photos/sekose/
Aternatif Çiçeklerimin devamı...
Bu eklediklerim ile birlikte bu bolümün sonuna gelmiş bulunuyorum... bu çiçekler için hazırladığım küçük e-kitaba bakmanızı isterim.. Link olarak ieklemiştim tekrar ekliyorum...
MAC.os için:
http://www.kosemek.com/download/ALF_issue_01_mac.rar
PC için:
http://www.kosemek.com/download/ALF_issue_01_pc.rar
7 Aralık 2010 Salı
Tutkularımız ve bu konuda açık olma düşüncesi..
"Aslında Kopyala yapıştır mantığı ile bir şeyler yapmak istemiyorum... kendime ait olan düşünceleri paylaşmak niyetim... ama aşağıda göreceğiniz gibi güzel bir yazı buldum... ÖZellikle tutkularımızın ne oldugunu anlamamız konusunda bize yön vermesi amacıyla harika bir yazı bence... ilginize..."
Tutku –ve sizinkinin ne olduğunu bilmek– bugünlerde en çok konuşulan konular arasında.
Çekim Yasası son yıllarda önem kazandıkça ve insanlar istedikleri yaşam şeklini yaratabileceklerini öğrendikçe, şu soru sıkça soruluyor: “Peki, ben ne istiyorum?”
Tutkularınızı net olarak bildiğinizde ve yaşadığınızda Çekim Yasası da “otomatik” olarak sizin lehinize çalışır.
Peki ya net olarak bilmiyorsanız?
Peki ya tutku hissinden tamamen kopuk olduğunu düşünen onlarca insandan biriyseniz? Peki ya sizden “idealinizdeki yaşamı” ya da “vizyonunuzu” anlatmanız istendiğinde nereden başlayacağınızı bile bilmiyorsanız?
Öncelikle şunu bilmelisiniz ki, tutku hissinden “kopuk” olmak aslında bir tür dirençtir.
Çoğu kez, çocukluk yıllarından itibaren dikkatimizi tutkularımıza vermekten kaçınırız; çünkü geleneksel eğitim ve yetiştirme sistemi, çocuğu gerçek anlamda hiçbir girdi sağlayamadığı bir yola sokar.
Tutkularınızın “hobi olarak kabul edilebilir olduğunu ama geçinmek için uygun bir yol olmadığını” ya da benzeri birşey öğrenmişseniz, sizi tutku hissinden koparan, hiç kuşkusuz budur. Yapamayacağınıza inandığınız birşeyi yapmayı arzulayarak yaşamak çok acı verir. O yüzden, “tutkularınızın ne olduğunu bilmediğinize” dair bir hikaye uydurursunuz.
Bunu kasıtlı yaptığınızı söylemiyorum; çünkü, böyle olduğuna inanmıyorum. Bu, sadece bir tür duygusal savunma mekanizmasıdır. Tutkularınızın ne olduğunu bilmediğinize inanıyorsanız, bunları yaşamadığınız için sorumluluk almak zorunda kalmazsınız. “Keşke tutkularımı bilseydim... Çekim Yasası’nın benim hayatımda da etkili olmasını sağlayabilirdim ve her şey değişebilirdi,” diyebilirsiniz. Ama bunu söylerken, tutkularınızı bilmediğinizi kendi kendinize onaylamış olursunuz ve bu hikaye sizin için gittikçe daha gerçek olur, ta ki yaşamınızda tutkuyla bağlı olduğunuz hiçbir şey olmadığına kalpten inanana dek...
Kendinizi “kötü” hissetmek yerine “hissiz” olmayı tercih edersiniz.
Şüphesiz, hissiz olmak hiçbir güç sağlamaz. Hissiz kalarak daha fazla hissizlik dışında hiçbir şeyi kendinize çekemezsiniz. Çoğu insan tutku hissine duyarsız kalarak yaşamını sürdürür ve hem kendisini hem de diğerlerini dünyaya sunabileceklerinden yoksun bırakır.
Sizi gerçekten tatmin edecek bir yaşam istiyorsanız, tutkunuzu bilmediğinizi düşünmekten vazgeçmelisiniz. Tutkularımızı yaşamak için buradayız, öyleyse bunu yapmayarak bir dakika daha kaybetmeyelim!
Aşağıda, kaybedilmiş tutku hissinden fayda sağlamanıza yardımcı olacak birkaç ipucu bulacaksınız:
1. Hangi konuda gündüz hayali kuruyorsunuz? Dalıp gittiğinizde, bunun bir nedeni vardır. Çoğu kez, gündüz hayallerimiz, bilinçaltımızın neler olabileceği konusunda bize verdiği ipuçlarıdır.
2. Her şeyi yapabilecek olsaydınız ve para sizin için sorun olmasaydı, bütün gün ne yapardınız? Bu soru, insanların tutkularından fayda sağlamalarına yardımcı olmak için sık kullanılır; çünkü, finansal olarak kendinizi özgür hissedebilirseniz, gerçekte ne yapmak istediğiniz konusunda kendinize karşı daha açık olabilirsiniz. Ama bütün bunları “Bana para kazandıracak mı?” ekseninde düşünürseniz, kendinizi aldatırsınız. Tutkularınızı para kazandırma potansiyeline bakarak yargılamamalısınz.
İkinci maddedeki soruya çoğu insan “Hiçbir şey! Bütün gün hiçbir şey yapmazdım!” diye yanıt verir. Bu, son derece dürüst bir yanıttır ve bu yanıta sahip kişileri hiçbir şey yapmadan geçirilen bir günü gözlerinin önüne getirmeye ve bu görüntülerin doğal olarak neye dönüştüğünü görmeye davet ediyorum. Bunlar sizi tutkunuza götürecektir...
3. Size ne ya da kim ilham veriyor? Tutku hissinize hemen ulaşamıyor ya da bir etiket yerleştiremiyorsanız, bu dünyada neyin ya da kimin size ilham verdiğini ve nedenini düşünün.
İnsanları ve durumları nasıl yorumladığınıza bakarak kendiniz hakkında çok şey öğrenebilirsiniz. Birileri bu dünyada yapabildikleriyle size ilham veriyorsa, bu size bu dünyada ne yapmak istediğiniz konusunda az da olsa ipucu verebilir.
Sanat, müzik, sinema ya da tiyatro gibi yaratıcı ifade biçimlerinden ilham alıyorsanız, bu deneyim hakkında size ilham veren tam olarak nedir? Örneğin, sanattan ilham almanız, kaderinizde ressam olmak olduğu anlamına gelmez.
Bize ilham veren şeyler her zaman yapmamız ya da olmamız gereken şeyler değildir. Ne var ki, bizde ilham yaratan her şey gerçekte kim olduğumuza dair bir kapı açar.
Bir dahaki sefere herhangi bir şey ya da kimse size ilham verirse nedenini kendinize sormak ilginç bir egzersiz olabilir. O anda hangi yanınız harekete geçiyor? Küçük ya da büyük olsun hangi eylemde bulunmak istiyorsunuz?
Bu sorulara dürüstçe yanıt verdiğinizde, ne yapmak istediğiniz hakkında güçlü içgörüler edineceğinize eminim.
Yazar: Bob Doyle
Tutku –ve sizinkinin ne olduğunu bilmek– bugünlerde en çok konuşulan konular arasında.
Çekim Yasası son yıllarda önem kazandıkça ve insanlar istedikleri yaşam şeklini yaratabileceklerini öğrendikçe, şu soru sıkça soruluyor: “Peki, ben ne istiyorum?”
Tutkularınızı net olarak bildiğinizde ve yaşadığınızda Çekim Yasası da “otomatik” olarak sizin lehinize çalışır.
Peki ya net olarak bilmiyorsanız?
Peki ya tutku hissinden tamamen kopuk olduğunu düşünen onlarca insandan biriyseniz? Peki ya sizden “idealinizdeki yaşamı” ya da “vizyonunuzu” anlatmanız istendiğinde nereden başlayacağınızı bile bilmiyorsanız?
Öncelikle şunu bilmelisiniz ki, tutku hissinden “kopuk” olmak aslında bir tür dirençtir.
Çoğu kez, çocukluk yıllarından itibaren dikkatimizi tutkularımıza vermekten kaçınırız; çünkü geleneksel eğitim ve yetiştirme sistemi, çocuğu gerçek anlamda hiçbir girdi sağlayamadığı bir yola sokar.
Tutkularınızın “hobi olarak kabul edilebilir olduğunu ama geçinmek için uygun bir yol olmadığını” ya da benzeri birşey öğrenmişseniz, sizi tutku hissinden koparan, hiç kuşkusuz budur. Yapamayacağınıza inandığınız birşeyi yapmayı arzulayarak yaşamak çok acı verir. O yüzden, “tutkularınızın ne olduğunu bilmediğinize” dair bir hikaye uydurursunuz.
Bunu kasıtlı yaptığınızı söylemiyorum; çünkü, böyle olduğuna inanmıyorum. Bu, sadece bir tür duygusal savunma mekanizmasıdır. Tutkularınızın ne olduğunu bilmediğinize inanıyorsanız, bunları yaşamadığınız için sorumluluk almak zorunda kalmazsınız. “Keşke tutkularımı bilseydim... Çekim Yasası’nın benim hayatımda da etkili olmasını sağlayabilirdim ve her şey değişebilirdi,” diyebilirsiniz. Ama bunu söylerken, tutkularınızı bilmediğinizi kendi kendinize onaylamış olursunuz ve bu hikaye sizin için gittikçe daha gerçek olur, ta ki yaşamınızda tutkuyla bağlı olduğunuz hiçbir şey olmadığına kalpten inanana dek...
Kendinizi “kötü” hissetmek yerine “hissiz” olmayı tercih edersiniz.
Şüphesiz, hissiz olmak hiçbir güç sağlamaz. Hissiz kalarak daha fazla hissizlik dışında hiçbir şeyi kendinize çekemezsiniz. Çoğu insan tutku hissine duyarsız kalarak yaşamını sürdürür ve hem kendisini hem de diğerlerini dünyaya sunabileceklerinden yoksun bırakır.
Sizi gerçekten tatmin edecek bir yaşam istiyorsanız, tutkunuzu bilmediğinizi düşünmekten vazgeçmelisiniz. Tutkularımızı yaşamak için buradayız, öyleyse bunu yapmayarak bir dakika daha kaybetmeyelim!
Aşağıda, kaybedilmiş tutku hissinden fayda sağlamanıza yardımcı olacak birkaç ipucu bulacaksınız:
1. Hangi konuda gündüz hayali kuruyorsunuz? Dalıp gittiğinizde, bunun bir nedeni vardır. Çoğu kez, gündüz hayallerimiz, bilinçaltımızın neler olabileceği konusunda bize verdiği ipuçlarıdır.
2. Her şeyi yapabilecek olsaydınız ve para sizin için sorun olmasaydı, bütün gün ne yapardınız? Bu soru, insanların tutkularından fayda sağlamalarına yardımcı olmak için sık kullanılır; çünkü, finansal olarak kendinizi özgür hissedebilirseniz, gerçekte ne yapmak istediğiniz konusunda kendinize karşı daha açık olabilirsiniz. Ama bütün bunları “Bana para kazandıracak mı?” ekseninde düşünürseniz, kendinizi aldatırsınız. Tutkularınızı para kazandırma potansiyeline bakarak yargılamamalısınz.
İkinci maddedeki soruya çoğu insan “Hiçbir şey! Bütün gün hiçbir şey yapmazdım!” diye yanıt verir. Bu, son derece dürüst bir yanıttır ve bu yanıta sahip kişileri hiçbir şey yapmadan geçirilen bir günü gözlerinin önüne getirmeye ve bu görüntülerin doğal olarak neye dönüştüğünü görmeye davet ediyorum. Bunlar sizi tutkunuza götürecektir...
3. Size ne ya da kim ilham veriyor? Tutku hissinize hemen ulaşamıyor ya da bir etiket yerleştiremiyorsanız, bu dünyada neyin ya da kimin size ilham verdiğini ve nedenini düşünün.
İnsanları ve durumları nasıl yorumladığınıza bakarak kendiniz hakkında çok şey öğrenebilirsiniz. Birileri bu dünyada yapabildikleriyle size ilham veriyorsa, bu size bu dünyada ne yapmak istediğiniz konusunda az da olsa ipucu verebilir.
Sanat, müzik, sinema ya da tiyatro gibi yaratıcı ifade biçimlerinden ilham alıyorsanız, bu deneyim hakkında size ilham veren tam olarak nedir? Örneğin, sanattan ilham almanız, kaderinizde ressam olmak olduğu anlamına gelmez.
Bize ilham veren şeyler her zaman yapmamız ya da olmamız gereken şeyler değildir. Ne var ki, bizde ilham yaratan her şey gerçekte kim olduğumuza dair bir kapı açar.
Bir dahaki sefere herhangi bir şey ya da kimse size ilham verirse nedenini kendinize sormak ilginç bir egzersiz olabilir. O anda hangi yanınız harekete geçiyor? Küçük ya da büyük olsun hangi eylemde bulunmak istiyorsunuz?
Bu sorulara dürüstçe yanıt verdiğinizde, ne yapmak istediğiniz hakkında güçlü içgörüler edineceğinize eminim.
Yazar: Bob Doyle
6 Aralık 2010 Pazartesi
Martı Sesleri (01)
vakti zamaninda
her haltı bilern
her haltı goren
her haltı işiten martılar varmıs bu topraklarda...
bilinenin aksine, deniz uzerinde uçup,
yiyeceklerini denizden çıkarmaya ugrasmazmış bu kuşlar...
dunya uzerinde ne haltlar dondugunu takip etmekten,
çoktan su kuşu olduklarını unutmuşlar.
insan denen canlıları çok sevmişler...
ilk başlarda anlam bile verememişler bu varlıkların dünya uzerinde yaptıklarına...
her haltı bilern
her haltı goren
her haltı işiten martılar varmıs bu topraklarda...
bilinenin aksine, deniz uzerinde uçup,
yiyeceklerini denizden çıkarmaya ugrasmazmış bu kuşlar...
dunya uzerinde ne haltlar dondugunu takip etmekten,
çoktan su kuşu olduklarını unutmuşlar.
insan denen canlıları çok sevmişler...
ilk başlarda anlam bile verememişler bu varlıkların dünya uzerinde yaptıklarına...
izlemişler bol bol
gözlemlemişler...
onlarca metreden en ufak bir balık kıpırtısını yakalayan gözler
insan nesline odaklanmış...
gözlemlemişler...
onlarca metreden en ufak bir balık kıpırtısını yakalayan gözler
insan nesline odaklanmış...
5 Aralık 2010 Pazar
MODA MAG Dergisi ((2006))
TEK bir Parçadan Hareketle...
Şimdilik bu kadar ekledim yeri geldiğinde dolduracağım burayı... 20 adet kadar daha var sanırım..
bunlar ile alakalı olarak birde EXE yada nasıl diyeyim kucuk bir e-katalog hazırlamıştım...
merak edenler için aşağıda verdiğim adresten download etmelerini rica edeceğim...
MAC.os için:
http://www.kosemek.com/download/ALF_issue_01_mac.rar
PC için:
http://www.kosemek.com/download/ALF_issue_01_pc.rar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)