29 Aralık 2010 Çarşamba

İlham Perisi.../// Yalıtkan > İletken /// Pas Tutmuş...

Uzun bir Zaman Önce....
Kendi başıma kaldığım ve kendimle olduğum bir dönemde...
Bir şeyler bakınıyorum yine.... bir amacım yok... sadece bakınıyorum ve bir şeyler çıkarmaya yeni olanı bulmaya farklı olanı gormeye ve bir şekilde bulup çıkarma uğraşları içinde... her ne kadar bir amacı yok desem de... oluyor işte... bazen, bazı şeyler beynin farklı bölümlerinde bir takım kilit noktalara dokunuyor sanırım...
işte böyle anlardan birinde aşağıda gördüğünüz üç çalışma ile karşılaştım...
Özellikle supervision yazana bayıldım....
R harfinin dinanizmi beni harekete geçiren
Decoded yazan çalışmadaki renklerde kırpırdanmama neden olana kıvılcımları çaktı...
Sanki beynimin Nöronları arasında bir bağlantı yada geçirgenlik problemi vardı da... bu impulslar bir şekilde Yalıtkanlaşmış beyin hücrelerimi iletken duruma getirdiler...
ilk düşüncem bir kitap hazırlamalıyım oldu.... Kapağıda Hazırdı... Bakınız Supervision yazan çalışma...
Başlamak bitirmenin yarısıdır ya... Otomatikman %50sini halletmiş oldum ve kalan yüzdelik dilime konsantre oldum... sonrasında....Malum işte... iki yıldır.. kimsenin ilgilenmediği... bir çoğunun eline bile almadığı bir kitabım var...
Neyse Fazla can sıkmaya gerek yok şu durumda...
işte aynen bu yazının başında yazdığım hallerden birinde iken... Bakınıyorken Sağa sola Supervision u gördüm... ve bir anda yine bir kıvılcım ile karşılaştım...
bir çaktı ... tık yok..
bir daha çaktı... çok küçük bir kıpırdanma olur gibi oldu... son bir çakışı oldu ki bir çatırtı feryat figan....
bir kıyamet sorma olmaz böyle bir şey, çatırtılar ama nasıl, irkildim, şöyle bir doğruldum....ortalık sessiz, korkutucu derecede sakin aynı zamanda... kendimi dinlemeye ve kendimi kontrol etmeye başladım... yeni bir ışık yeni bir fikir belki yeni bir çıkış diye bir ümit bakınıyordum.... Bakınıyordum ki yanlış alarm ile yüzleştim...iletkenlerim yalıtkan
yalıtkanlarımda paslanmaya yüz tutmuşlar....

Finalde demem odur ki... bu gece bir şeyler koptu içimde...
hayal kırıklıkları ile karışık Ümitsi duygular bütünü...
sonrada burdayım işte...
sonrasında da yokum...


14 Aralık 2010 Salı

İçerisindeki hür çoşkuyu açığa çıkaramayıp, kapana kısıldıklarını hissedenler için...

Tek Konulu, İki Senaryolu Rüya...

Bu sabah yada dün gece toplamda üç adet rüya gördüm. bunlardan ikisinden bahsetmek istiyorum.... iki rüyadada kafam ezilmeye çalışılıyordu... hani sanki maksat beni öldürmek değilde... Başımı ezmek ve bir şekilde bundan zevk almak isteyen birileri vardı... İlki Deniz Kenarında... Rıhtım gibi bir yerde suyun oldugu seviyeye iniyoruz... burada dalgaların oydugu bir kafa büyüklüğünde birr youk var ve oradan içeri bakmamı istiyor bu arkadaşlar... İnginçtir... Kendim bunun bir tuzak olduğunu biliyor ama rüyada başrol oynayan ben bilmiyorum... kendim olan ve bilinçli olana izleyen tarafım İnanılmaz bir heyecan yaşadı... ( o heyecanı yaşayan benim ))) neyse ki Saftirik tarafım başını oyuğa sokmadı ve böylece kurtulmuş olduk... sonrasında arkamı döndüğümde bu kez deniz kenarında duruyorum... kendi kendime ora içeride ne vardı acaba sorular ile meşgulken bir fikir geliyor aklıma neden kafamı denize sokarak bakmıyorum ne var ne yok diye... ama yine izleyici olan ben o deniz içinde köpekbalıkları olduğunu biliyor ve bir şekilde kendimi engellemeye çalışıyorum... Neyse ki gene girmiyorum ve böylece yırtıyoruz....

ikincisinde yüklenmiş bir Kamyon var... sadece kamyonun sol tarafına yükleme yapılmış ama bir görseniz... iki arkadaş var kasada çıkıyorum kasaya... şimdi öyle bir yükleme yapmışlar ki... Benim boynum hizasında bir oyuk var yine ve tuzak için bırakıldığı besbelli... Arkadaşlar bir bakmam konusunda telkinlerde bulunurken... yine izleyici olarak ben resmen kuduruyorum...  kasada şöyle bir dolanıyor bakınıyor ve sonra uzun bir süre oyuga baktıktan sonra geri çekiliyorum... saf bir şekilde yukarı baktığımda, yüklemenin öyle bir yapıldığını görüyorum ki kasanın sag tarafının üstüne dogru yığılmış eşyalar... yani alt taraf solda ama en yukarıdaki parçalar sag tarafına denk geliyor kasanın ve yıkıldı yıkılacak... elemanlara bunu gösteriyorum... bunasıl bir yüklemek yıkılacak diye... Tatlı tatlı tebessüm ediyorlar bana kıpırdamadan... İzleyici ben yine stresslerde ve Kaç oradan triplerinde... Finalide o rüyadada başıma bir şey gelmedi ve bir şekilde uyandım... Nihayetinde sabah olduğu için 3. bölümü kaçırdım... bir başka hikayede görüşmek üzere...

13 Aralık 2010 Pazartesi

Moda ve Telif Hakları Konusu...

Tekstil, Moda, Tasarım konusu ile alakadar arkadaşların okuması gereken bir yazıyı paylaşmak istiyorum sizlerle... Sektörün Patent, Telif Hakkı korumasının olmadığı ((( Yada uyguanamadığı ))) Bu Maksatlada Yaratıcılığın önünün hep açık olduğundan bahsediyor...

Ara sıra Söylerim en iyi iş daha önce yapılmış olandan başlayarak işi geliştirmektir diye... biliyorum Kopyalamak yada en azından böyle bir yafta ile yargılanmak bile bir tasarımcı için ne kadar büyük bir zulüm ama bir açıdan da genel olarak yapılanların tümü arasından Özgün olmayı başaracak işler ile çıkmak içinde Sadece Vizyon değil en başından yeterli zaman gerekli... bu zamansızlık arasında doğru bir optik yakalamkda hayri yorucu ve yıpratıcı... Taklit edilme kısmındada şöyle bir düşüncem var... Taklit edilen kişi olmak da zor... Çünkü her defasından Seni, taklit edenlerden bir iki Klik yukarda olman gerekiyor... Daha Çok zaman Daha Çok emek Daha Çok fedakarlık...

Bu kadar kişisel Yorum şimdilik yeter... En güzeli bir kaç dakikanızı ayırarak aşağıdaki yazıyı okumanız...

http://www.brandmaillive.com/2010/12/sayi_35/telifhaklari.html

Saygılarımla...

12 Aralık 2010 Pazar

Bluish

Yıllar önce hazırladığım bu kolleksiyonu gormenizde yarar var... hiç bir zaman hayata gecemedi ne yazık ki... O dönem çok inanmıştım ve satarı var diye düşünüyorum şimdi ise... yorum size kalmış... site fena sayılmaz... sol alt köşede ses kontrol butonu var... tıklamanızı ve markanın official sound'unu dinkemenizi tavsiye ediyorum...


http://www.kosemek.com/bluish/

11 Aralık 2010 Cumartesi

Web Sayfa Tasarım Taslağı

Kişisel bir web sayfası taslağı... kendim için hazırladığımı hatırlıyorum... sonrasında bir şekilde Flash programını kullanarak hazırlamıştım ve böylece HTML versiyonu atıl durumda kaldı.. O dönemler flash uzeinde bayagı bir çalışmış ve bir şeyler çıkarmaya çalışmıştım. Şimdilerde bakıyorum da orada ki bilgilerimin ustune hiç bir şey eklenmemiş durumda... Flash programını kullanmayalı hatta açmayalı çok uzun bir süre oldu. Yeni yeni aklımda bir şeyler var ama buna ne zamanım nede gücüm var... 

9 Aralık 2010 Perşembe

piccsy.com

Hazır paylaşımdan söz etmiş ve gördüklerimi bir şekilde buradan sizlerle paylaşacağımı söylemişken... Aşağıda bir adres veriyorum.

http://piccsy.com/

Hayatın ilginçliklerini paylaşan bir yer... Ben yerimi aldım bile...

8 Aralık 2010 Çarşamba

FLICKR Sayfam

Bu gece son olarak sizlerle Flickr sayfamı paylaşmak istiyorum. Herkes gibi bende de biraz fotoğrafçılık merakı var...  Sadece Siyah beyaz fotoğraf çekmek, Doğanın bize sunduğu taklit edilemez güzellikleri yakalamak aslında birazda bizlerin yani insanoğlunun doğaya kattığı olumlu değerleri ön plana çıkarmak... bu kimi zaman bir bina kimi zaman boş bir sandal...

http://www.flickr.com/photos/sekose/

Aternatif Çiçeklerimin devamı...

Bu eklediklerim ile birlikte bu bolümün sonuna gelmiş bulunuyorum...  bu çiçekler için hazırladığım küçük e-kitaba bakmanızı isterim.. Link olarak ieklemiştim tekrar ekliyorum...


MAC.os için:

http://www.kosemek.com/download/ALF_issue_01_mac.rar

PC için:

http://www.kosemek.com/download/ALF_issue_01_pc.rar











7 Aralık 2010 Salı

Tutkularımız ve bu konuda açık olma düşüncesi..

"Aslında Kopyala yapıştır mantığı ile bir şeyler yapmak istemiyorum... kendime ait olan düşünceleri paylaşmak niyetim... ama aşağıda göreceğiniz gibi güzel bir yazı buldum... ÖZellikle tutkularımızın ne oldugunu anlamamız konusunda bize yön vermesi amacıyla harika bir yazı bence... ilginize..."


Tutku –ve sizinkinin ne olduğunu bilmek– bugünlerde en çok konuşulan konular arasında.

Çekim Yasası son yıllarda önem kazandıkça ve insanlar istedikleri yaşam şeklini yaratabileceklerini öğrendikçe, şu soru sıkça soruluyor: “Peki, ben ne istiyorum?”

Tutkularınızı net olarak bildiğinizde ve yaşadığınızda Çekim Yasası da “otomatik” olarak sizin lehinize çalışır.

Peki ya net olarak bilmiyorsanız?

Peki ya tutku hissinden tamamen kopuk olduğunu düşünen onlarca insandan biriyseniz? Peki ya sizden “idealinizdeki yaşamı” ya da “vizyonunuzu” anlatmanız istendiğinde nereden başlayacağınızı bile bilmiyorsanız?

Öncelikle şunu bilmelisiniz ki, tutku hissinden “kopuk” olmak aslında bir tür dirençtir.

Çoğu kez, çocukluk yıllarından itibaren dikkatimizi tutkularımıza vermekten kaçınırız; çünkü geleneksel eğitim ve yetiştirme sistemi, çocuğu gerçek anlamda hiçbir girdi sağlayamadığı bir yola sokar.

Tutkularınızın “hobi olarak kabul edilebilir olduğunu ama geçinmek için uygun bir yol olmadığını” ya da benzeri birşey öğrenmişseniz, sizi tutku hissinden koparan, hiç kuşkusuz budur. Yapamayacağınıza inandığınız birşeyi yapmayı arzulayarak yaşamak çok acı verir. O yüzden, “tutkularınızın ne olduğunu bilmediğinize” dair bir hikaye uydurursunuz.

Bunu kasıtlı yaptığınızı söylemiyorum; çünkü, böyle olduğuna inanmıyorum. Bu, sadece bir tür duygusal savunma mekanizmasıdır. Tutkularınızın ne olduğunu bilmediğinize inanıyorsanız, bunları yaşamadığınız için sorumluluk almak zorunda kalmazsınız. “Keşke tutkularımı bilseydim... Çekim Yasası’nın benim hayatımda da etkili olmasını sağlayabilirdim ve her şey değişebilirdi,” diyebilirsiniz. Ama bunu söylerken, tutkularınızı bilmediğinizi kendi kendinize onaylamış olursunuz ve bu hikaye sizin için gittikçe daha gerçek olur, ta ki yaşamınızda tutkuyla bağlı olduğunuz hiçbir şey olmadığına kalpten inanana dek...

Kendinizi “kötü” hissetmek yerine “hissiz” olmayı tercih edersiniz.

Şüphesiz, hissiz olmak hiçbir güç sağlamaz. Hissiz kalarak daha fazla hissizlik dışında hiçbir şeyi kendinize çekemezsiniz. Çoğu insan tutku hissine duyarsız kalarak yaşamını sürdürür ve hem kendisini hem de diğerlerini dünyaya sunabileceklerinden yoksun bırakır.

Sizi gerçekten tatmin edecek bir yaşam istiyorsanız, tutkunuzu bilmediğinizi düşünmekten vazgeçmelisiniz. Tutkularımızı yaşamak için buradayız, öyleyse bunu yapmayarak bir dakika daha kaybetmeyelim!

Aşağıda, kaybedilmiş tutku hissinden fayda sağlamanıza yardımcı olacak birkaç ipucu bulacaksınız:

1. Hangi konuda gündüz hayali kuruyorsunuz? Dalıp gittiğinizde, bunun bir nedeni vardır. Çoğu kez, gündüz hayallerimiz, bilinçaltımızın neler olabileceği konusunda bize verdiği ipuçlarıdır.

2. Her şeyi yapabilecek olsaydınız ve para sizin için sorun olmasaydı, bütün gün ne yapardınız? Bu soru, insanların tutkularından fayda sağlamalarına yardımcı olmak için sık kullanılır; çünkü, finansal olarak kendinizi özgür hissedebilirseniz, gerçekte ne yapmak istediğiniz konusunda kendinize karşı daha açık olabilirsiniz. Ama bütün bunları “Bana para kazandıracak mı?” ekseninde düşünürseniz, kendinizi aldatırsınız. Tutkularınızı para kazandırma potansiyeline bakarak yargılamamalısınz.

İkinci maddedeki soruya çoğu insan “Hiçbir şey! Bütün gün hiçbir şey yapmazdım!” diye yanıt verir. Bu, son derece dürüst bir yanıttır ve bu yanıta sahip kişileri hiçbir şey yapmadan geçirilen bir günü gözlerinin önüne getirmeye ve bu görüntülerin doğal olarak neye dönüştüğünü görmeye davet ediyorum. Bunlar sizi tutkunuza götürecektir...

3. Size ne ya da kim ilham veriyor? Tutku hissinize hemen ulaşamıyor ya da bir etiket yerleştiremiyorsanız, bu dünyada neyin ya da kimin size ilham verdiğini ve nedenini düşünün.

İnsanları ve durumları nasıl yorumladığınıza bakarak kendiniz hakkında çok şey öğrenebilirsiniz. Birileri bu dünyada yapabildikleriyle size ilham veriyorsa, bu size bu dünyada ne yapmak istediğiniz konusunda az da olsa ipucu verebilir.

Sanat, müzik, sinema ya da tiyatro gibi yaratıcı ifade biçimlerinden ilham alıyorsanız, bu deneyim hakkında size ilham veren tam olarak nedir? Örneğin, sanattan ilham almanız, kaderinizde ressam olmak olduğu anlamına gelmez.

Bize ilham veren şeyler her zaman yapmamız ya da olmamız gereken şeyler değildir. Ne var ki, bizde ilham yaratan her şey gerçekte kim olduğumuza dair bir kapı açar.

Bir dahaki sefere herhangi bir şey ya da kimse size ilham verirse nedenini kendinize sormak ilginç bir egzersiz olabilir. O anda hangi yanınız harekete geçiyor? Küçük ya da büyük olsun hangi eylemde bulunmak istiyorsunuz?

Bu sorulara dürüstçe yanıt verdiğinizde, ne yapmak istediğiniz hakkında güçlü içgörüler edineceğinize eminim.


Yazar: Bob Doyle

6 Aralık 2010 Pazartesi

Martı Sesleri (01)

vakti zamaninda
her haltı bilern
her haltı goren
her haltı işiten martılar varmıs bu topraklarda...

bilinenin aksine, deniz uzerinde uçup,
yiyeceklerini denizden çıkarmaya ugrasmazmış bu kuşlar...
dunya uzerinde ne haltlar dondugunu takip etmekten,
çoktan su kuşu olduklarını unutmuşlar.

insan denen canlıları çok sevmişler...
ilk başlarda anlam bile verememişler bu varlıkların dünya uzerinde yaptıklarına...
izlemişler bol bol
gözlemlemişler...

onlarca metreden en ufak bir balık kıpırtısını yakalayan gözler
insan nesline odaklanmış...

5 Aralık 2010 Pazar

MODA MAG Dergisi ((2006))


2006 yılı ModaMAG dergisi için bu çalışmaları hazırlamış ve göndermiştim...
2007 Summer ile alakalı bir çalışmaydı.. o zaman için kuru kafaları çizmiş ve bu trendin daha çok uzun zamanlar devam edeceğimden bahsetmiştim... Oylede oldu sanırım yıl 2010 bitti hala Kurukafalar revacta...

TEK bir Parçadan Hareketle...

Şimdilik bu kadar ekledim yeri geldiğinde dolduracağım burayı... 20 adet kadar daha var sanırım..
bunlar ile alakalı olarak birde EXE yada nasıl diyeyim kucuk bir e-katalog hazırlamıştım...

merak edenler için aşağıda verdiğim adresten download etmelerini rica edeceğim...

MAC.os için:

http://www.kosemek.com/download/ALF_issue_01_mac.rar

PC için:

http://www.kosemek.com/download/ALF_issue_01_pc.rar










4 Aralık 2010 Cumartesi

Alternatif Çiçek Çalışmalarım...











Tek bir grafik parşası ile neler yapılabilinir...
Bir donem hazırladıgım deneysel çalışmalarım... burada önemli olan tum çiçekler için tek bir parçayı kullanmamdı...
hatta bunlar için orjinal çiçekler uzerinden hareket etmiştim ve latince isimleri vardı ama neyi neye referans ettiğimi bulamadım...

değişik malzemelerden hareketle değişik serilerde hazrladım vaktiyle onlarıda paylaşmak isterim...

2002 yılı çalışmalarım ( eskilere Nur Yagdı )))






şöyle bir harddisklerde ne var ne yok kontrol edeyim istedim... 2002 yılına ait bu çalışmaları buldum... Photoshop da hazırladığım bu çalışmalar muhtemelen kimse tarafından görülmediler...
Haır yeri gelmiş ve Bloglama çalışmalarınada başlayacakken açılış bunlar ile olsun istedim... bakalım devamında neler gelecek...

2 Mart 2010 Salı



Son Zamanlarda Gördüğüm ve en çok etkilendiğim Tasarım Nesnesi...
İlham almak için uzun bir süredir Karşımda duruyor...